Toplumda kadının rolü, tarih boyunca sıklıkla göz ardı edilmiştir. Kadınların yaşadığı şiddet, sadece fiziksel bir sorun değil, aynı zamanda sosyal bir travmadır.

Her yıl milyonlarca kadın, aile içi şiddet, cinsiyet temelli saldırılar ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor. Bu durum, sadece bireyleri değil, tüm toplumu etkileyen bir meseledir. Kadınların yaşadığı bu travmalar, onların potansiyelini gerçekleştirmelerine ve toplumda gerekli olan katkıları sağlamalarına engel olur.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için atılması gereken adımlar, sadece yasaların güçlendirilmesi ile sınırlı kalmamalıdır. Toplumun her kesiminde farkındalık yaratılması ve eğitim programlarının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Kadınların şiddete maruz kalmasını önlemek için, cinsiyet eşitliği konusunda toplumsal bir bilinç oluşturulmalıdır. Medya, bu konuda önemli bir rol oynamaktadır. Kadınların başarı hikayelerini öne çıkarmak, onları sadece bir kurban olarak değil, güçlü bireyler olarak da tanıtmak, toplumda büyük bir etki yaratabilir.

Kadınların başarıları, çoğu zaman göz ardı edilir. İş dünyasından sanata, bilimden spora kadar birçok alanda, kadınlar büyük başarılara imza atmaktadır. Ancak, bu başarıların yeterince görünür olmaması, kadının adının tekrar tekrar arka planda kalmasına yol açmaktadır. Her gün, kadınlar kendi alanlarında çığır açan işler yapıyor; ama bu başarılar, medyada ya da sosyal hayatta yeterince temsil edilmediği sürece, görünmez kalmaya devam edecektir.

Sonuç olarak, kadının adı yokken, şiddet ve başarılarının tartışılması yetersiz kalır. Kadınların toplumsal hayatta daha görünür hale gelmesi, sadece kendi hakları için değil, toplumun genel refahı için de gereklidir. Bu nedenle, hem kadına yönelik şiddeti önlemek hem de kadınların başarılarını desteklemek adına hepimizin sorumluluk alması şarttır. Kadınların sesi, toplumu dönüştürme gücüne sahiptir ve bu sesi duyurmak, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun yararınadır.