Bugün tarihî bir yarayı hatırlamak ve unutmamak için önemli bir gün: 5 Temmuz 2009… O gün, Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de binlerce Uygur Türkü kardeşimizin hayatı, Çin’in zalim politikaları yüzünden sona erdi.

Çin’in baskıları, asimilasyon politikaları ve zorla çalıştırmaları, yıllardır Uygur Türklerinin yaşam alanlarını daraltmakta ve kültürlerini yok etmeye yönelik adımlar atmaktadır. Üç gün süren protestolar, sadece Uygur Türklerinin değil, Kazak, Kırgız ve diğer azınlık Türklerinin de bu zulme karşı ortak tepkisini ortaya koydu. Ancak Çin yönetimi, bu haklı tepkilere şiddetle karşılık verdi ve binlerce masum insanımızı kaybettirdi.

Eu26Zu3Xkain2Fs

Bugün, Doğu Türkistan’da hâlâ devam eden baskı ve asimilasyon politikaları karşısında sessiz kalamayız. Uygur Türklerinin çığlığı dünya kamuoyuna duyurulmalı, onların yaşadığı insanlık dramı gündemden düşürülmemelidir. Uluslararası toplumun, insan hakları savunucularının ve vicdan sahibi herkesin bu konuda seslerini yükseltmeleri gerekmektedir.

Çin’in Doğu Türkistan’daki politikaları sadece Uygur Türklerini değil, insanlığı da ilgilendiriyor. Zira burada sadece bir etnik grubun değil, insanlığın temel değerleri ve özgürlükleri de yok edilmektedir. Dolayısıyla bu zulme sessiz kalmak, gelecek nesiller adına büyük bir haksızlık olur.

Bizler, insan hakları ve özgürlük mücadelesi verenler olarak, Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin yanında olmalı, seslerini duyurmalıyız. Birlik olmalı ve bu insanlık dışı uygulamalara karşı durmalıyız. Unutmayalım ki, tarih bize bunun için bir fırsat vermiş ve bizler de bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.

1200X675 Cmsv2 681E405E 26A7 5F04 9E6D Ba165A6Dbce8 4840640

Uygur Türklerinin yaşadığı acıyı, kendi acımız olarak görmeli ve onların yanında saf tutmalıyız. Onların haklı mücadelesine omuz vermeli ve adaletin sağlanması için gereken her şeyi yapmalıyız. Çünkü insanlık, ancak adaletle ve vicdanla ayakta kalabilir.

Bugün, Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü kınayarak ve sesimizi yükselterek, şehitlerimizin anısına sahip çıkmak ve gelecekte yaşanabilecek benzer felaketleri önlemek için sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.

(Yukarıdaki yazı sadece yazarın şahsi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazarın kişisel fikirlerini ifade etmektedir ve herhangi bir kurum, kuruluş veya hükümeti temsil etmemektedir. Yazının içeriği, bilgi vermek ve düşünce provokasyonu yapmak amacıyla yazılmış olup, hukuki, tıbbi veya profesyonel tavsiye niteliği taşımamaktadır.)