BBC'nin haberine göre, Dünyanın Güneş etrafında dönmesi tam olarak 365,2422 gün sürüyor. Bu yıl 365 gün değil 366 gün olarak yaşanacak.
16. yüzyılda başlatılan Batı takviminde bir yıl 365 gün olarak belirlenmiş. Geriye kalan yılın 0.2422'lik kısmı-yani beş saat, 48 dakika ve 46 saniyesi - her dört yılda bir fazladan bir gün oluşturuyor.
Bu ayarlama sayesinde saatlerimiz dünyanın dönüşü ve mevsimleriyle uyum içinde kalıyor. Şubat üç yıl 28 çekerken, dört yılda bir takvim yaprakları 29’u gösteriyor.
Peki neden başka bir ay değil de Şubat?
Bunun cevabı ise Milattan önce birinci yüz yıla uzanıyor. Romalı lider Jül Sezar, gök bilimcilere Roma takvimini geliştirme görevini verdi. Roma takvimi 355 günden oluşuyordu ve her iki yılda bir 22 günlük fazladan bir ay yaşanıyordu. Takvimin mevsimlerle uyumu bütünüyle bozulmuştu. Sezar'ın emriyle hazırlanan takvimde bir yıl 365 gün olarak belirlendi; birkaç saatlik fazlalık da dört yılda bir, bir gün olarak eklenmeye başladı. Böylelikle "artık yıl" doğmuş oldu. Ancak o zamanlar Şubat normalde 29, artık yıllarda 30 gün çekiyordu. Ağustos ise 30 gündü. Tarihçilere göre yeni Roma İmparatorluğu'nun başına geçen ve Jül Sezar kadar önemli olmak isteyen Augustus uzun bir aya kendi isminin verilmesini istedi çünkü Jül Sezar'ın adını taşıyan July - Temmuz 31 gündü. Bunun üzerine Şubat bir gün kısaltılarak, Ağustos ayına bir gün daha eklendi.
Artık yıl olmasa ne olurdu?
Eğer takvimlerde bu ayarlama yapılmamış olsaydı, mevsimler kaymaya başlardı.
700’lık bir döngü içinde Kuzey Yarımküre’de yaz, Haziran yerine Aralık’ta başlar hale gelirdi.